Özellikle temel gıdada tağşiş, tüketiciyi tedirgin ediyor. Bilinçlenme ve denetim artsa da hileci firmanın biri kapanıp diğeri açılıyor. Tağşişe müsait olan süt ürünleri de bu firmaların radarında. Üretici bu konuda uyarıyor: Art niyetliler beyaz olan her şeyden peynir yapabilir.
“Peki ne yiyelim?” dediğinizi uzmanlar da duyuyor. Önerileri ise basit: “Etiket okumayı bileceğiz, ambalajlı ürün almaya özen göstereceğiz, her duyduğumuzu organik, her anlatılanı yöresel ürün diye almayacağız.”
‘Güvende olun’
Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Tarık Tezel, yeni kanun tasarısının taklit, tağşiş ve bilgi kirliliği oluşturan açıklamaları cezalandıracağını söyledi. Hazırlığı yapılan yasa tasarısı ile yüksek para cezaları yanında hapis cezaları ve işyeri kapatma gibi yaptırımlar da devreye alınacak.
Ambalajlı ve bilinen markalara yönelik alımlarda fayda olduğunu belirten Tezel, “Peki ambalajlı olup da hile yapanlar da yok mudur” sorumuza şöyle yanıt verdi:
“Elbette tüketicinin de işi zor çünkü bilgi kirliliği çok fazla. Neden kayıt altındaki ambalajlı markalar diyoruz? Bunlar hem ulusal, hem de uluslararası koşullarda üretilip takibi yapılıyor, denetleniyor. Bu nedenle güvence altındasınız. Kayıt dışında ise böyle değil.”
Neler neler yapıyorlar!
Hileli ürün yapmak için;
– Tereyağı ve peynire bitkisel yağ karıştırıyorlar.
– Peynirde nişasta kullanıyorlar.
– Yoğurta kıvamı jelatinle veriyorlar.
– Peynire süt yağı harici yağ katıyorlar.
– Yoğurda ayrana natamisin (küf ve maya önleyici koruyucu) ekliyorlar.
– Koyun ve keçi yoğurduna inek sütü karıştırıyorlar.
– Peynir altı suyu tozuna ağartıcı ekliyorlar.
– Bu tağşişler aynı anda, aynı ürüne de yapılabiliyor.
Kooperatif ne getirir?
Kooperatifleşme oranı ABD’de yüzde 70, Avrupa’da yüzde 85 düzeyinde bulunurken; Türkiye’de yüzde 15 civarında. “Sorunların temeli işte bu” diyen Mahmut Eskiyörük; kooperatifleşmenin yararlarını ise şöyle sıralıyor:
– Kayıt dışı ortadan kalkar.
– Üretici maliyeti düşer.
– Gıda güvenliği sağlanır.
– Üretimi planlayacak veri olur.
– Fiyat istikrarı sağlanır.
– Çiftçilik algısı yeniden güçlenir.
– Gençler tarıma yönelir.
‘Devreye girelim’
Mahallelerde hâlâ kapınıza kadar gelen bir ‘sütçünüz’ olabilir. Bu süt de kayıt dışı. Peki güvenli mi? Türkiye Süt Üreticileri Merkez Birliği Başkanı Tevfik Keskin, şöyle yanıtlıyor: “Kayıt dışı diye kötü demek değildir. Bizler de hayvanımızdan süt almaya gelene veririz. Buradaki sorun, izlenebilirliğini sağlamaktır. Art niyetliler olur, suyu katar çoğaltır. İşte burada devreye bizim gibi birlikler girmeli. Kamunun bu nedenle birliklere daha fazla sorumluluk vermesini istiyoruz.”
‘Cezayı tüketici keser’
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verdiği büyük cezalara rağmen aynı şekilde taklit ve hileye devam edildiğini vurgulayan Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, ancak bu uygulamanın tüketici bilincini artırmakta çok faydalı olduğunu söyledi. Eskiyörük, “Cezayı artık tüketici veriyor. Dikkatli davranıyor ve bir daha almıyor. Bu art niyetliler beyaz olan her şeyden peynir yaparlar. Doğrusunu yapan üreticimiz ise ürününü ulaştırmakta zorluk çeker” dedi.
‘Laboratuvar artsın esnaf barındırmasın’
Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Başkanı Aziz Koçal, tüketici açısından şikâyet mekanizması ve önerilerine dair şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tüketici bir ürünün taklit ve tağşiş olduğundan şüphe ettiğinde Tarım Orman Bakanlığı il – ilçe müdürlüklerine başvurarak ürün hakkında inceleme talep eder. İnceleme sonucu ürün taklit veya tağşiş ise ürün bedelini firmadan talep eder. Tabii ki bu da uzun bir süreçtir. Tüketicinin kolaylıkla yararlanabileceği akredite laboratuvarlar olmalı, şu an sayılar yetersiz.
Tüketiciler, bakanlık tarafından belirli aralıklarla yayınlanan taklit ve tağşiş ürün listesini takip etmeli, orada yayınlanan ürünler alınmamalı. Ayrıca esnaf ve ticaret odaları ile diğer sivil toplum kuruluşları birlikte mücadele etmeli, bu firmaları kendi bünyelerinde barındırmamalı.”
‘Bilgi kirliliğiyle mücadele şart’
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Sezer, söz konusu firmaların ihracata konu olabilecek firmalar olmadığına dikkat çekerken, ancak yurt içinde gıda güvenliği ve tüketicinin doğru bilgiyle ürün almasının çok önemli olduğunu söyledi.
Sezer, “Çoğu gayri ciddi firmalar ama ufak ufak her yerdeler ve ciddi sorun oluşturuyorlar. Tüketicinin daha seçici olması gerekiyor. Büyük firmaların alt yapıları çok güçlü, tüm standartlara en üst düzeyde uyuyorlar. Önemli denetimlerden geçiyorlar. Büyük firmaların tercih edilmesini öneriyoruz. Diğer taraftan ise tüketiciye bilgi kirliliği oluşturanlarla da mücadele edilmesi şart” diye konuştu.
Çiğ süt 2.30 TL, varın hesaplayın!
Türkiye’de süt üretiminin yüzde 55’e yakını kayıt dışı. SETBİR Başkanı Tarık Tezel, pandemi döneminde sağlıklı tüketim bilincinin arttığını, tüm üyelerinin ise belirlenen hijyen standartlarını uzun yıllardır uyguladıklarını hatırlattı.
Tüketici ne yapsın?
Tüketici için bir de örnek veren Tezel, “Buna göre fayda maliyet hesabınızı iyi yapın” diyor. Tezel, “Çiğ süt fiyatı belli, 2 lira 30 kuruş. Bir kaşar peyniri ortalama 10 litre sütten yapılmalı. Yani sadece çiğ süt 23 lira yapar. Bunun hiç mi lojistik, kalite maliyeti, ambalaj, kira, enerji, işçilik maliyeti yok? Artık siz hesap edin” dedi.
Tarık Tezel: “Ambalajlı ürün alalım. Marketlerden alalım; onların da tüketiciye sorumluluğu var, hesap sorulabilirliği var. Fayda/fiyat analizini düşünün.”
Tevfik Keskin: “Bildiğiniz yerden alın. Sütü, varsa gidin köyünde üretim yapandan alın. En büyük cezayı tüketici verir.”
Mahmut Eskiyörük: “En doğrusu birliklerin, kooperatiflerin ürünleridir. Pek çok noktada satılıyor. Hem üretici yaşasın, hem tüketici iyi ürün tüketsin.”
Duygu Erdoğan/Milliyet