Kurumda son dönemde yapılan bazı atamalar Rekabet Kurumunda artık liyakatin yeri olmadığını resmen ifşa ediyor. Nasıl mı? Bugün sadece bir örneğini anlatacağım
Günümüz ekonomisinde rekabetin ne kadar önemli bir müessese olduğunu bilmeyen yok. Çünkü rekabetin olduğu yerde mal ve hizmetlerde hem kalite artar, hem de fiyatlar daha uygun olur. Bu nedenle hemen her ülkede rekabetin korunmasını ve etkin işleyişini temin etmek üzere Rekabet Kurumu veya benzer isimlerle regülasyon kurumları bulunmaktadır. Bu kurumlar rekabeti engelleyen veya sınırlayan eylemler ile hakim durumu kötüye kullanan teşebbüsleri kontrol altına alır, ihlal eden teşebbüsler hakkında soruşturma açar ve gerektiğinde büyük para cezaları uygular ki, piyasada rekabet tam anlamıyla oluşsun, işlesin. Yani fiyatlar suni olarak yükselmesin ve kalite daha iyi olsun.
Ülkemizde Rekabet Kurumu ne zaman ve nasıl kuruldu?
Türkiye’de 7 Aralık 1994 tarihinde 4054 sayılı Rekabeti Korunması Hakkında Kanun Resmi Gazetede yayımlanmış ancak bu kanunu uygulayacak olan Rekabet Kurumu 3 yıl sonra, 5 Mart 1997 tarihinde benim Başkanlığımda 11 üyeden oluşarak faaliyete geçmiştir. Binası ve bir sekreteri dahi olmayan Rekabet Kurumu, Başkanlığımda 11 üye ile, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez‘in MKE binasındaki makam odasını bize tahsis etmesiyle faaliyete başladı. 3 ay gibi kısa bir sürede, mesleki tebliğle ve yönetmelikleri bu 11 kişi hazırlayıp Resmi Gazetede yayımladı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığından, Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünden iki üst düzey yönetici ve 5 uzman transfer edildi. İdari personel için Bilkent Üniversitesinin katkıları ile sınav açılarak idari elemanlar alındı. Sıra Rekabet Uzmanlığını ihdas etmeye geldi. Gazetelere ÖSYM sınavı ile rekabet uzman yardımcıları alınacağı ilanları verildi. Mali ve idari özerkliği haiz Rekabet Kuruluna uzman yardımcısı almak üzere açılan sınavı hemen hepsi Türkiye’nin en iyi üniversitelerini derece ile bitiren ve birden fazla yabancı dili bilen, pırıl pırıl gençler kazandı. İddia ediyorum hiçbiri torpille girmedi. Hepsi bileğinin hakkı ile kazandı.
Rekabet Uzmanlığını daha da cazip kılmak için Rekabet Kurumu üst düzey yöneticileri ile tüm uzmanlarına Bilkent’te lojman alındı. Bu uzman yardımcıları sırasıyla Londra, Paris ve Brüksel’e eğitim ve araştırma yapmak üzere görevlendirildiler. Rekabet Kurumu Ankara’nın gözde ve tercih edilen kurumu olmuştu. Diğer kurumlardan çalışanlar Rekabet Kurumuna geçmek için can atıyordu. Torpile yer yoktu, liyakat ve başarı tek tercih sebebiydi. Nitekim o dönemde alınan uzman yardımcıları bugün hem Rekabet Kurumunda hem de özel sektörde başarı ile görevlerini yürütmektedirler.
24 yıllık mazisi bulunan Rekabet Kurumunda görev yapan Başkanlar, Kurul üyeleri, uzmanlar ve çalışanlar çok önemli karar ve uygulamalarıyla ülkemizde rekabet hukuklunun tesisine büyük katkı vermiştir. Rekabet Kurumunda bugün son derece liyakatli ve başarılı çalışanlar olduğu gibi, sonradan siyasi tercihlerle rekabet kavramından bihaber ve hak etmeden koltuk kapan liyakatsiz kişilerin de varlığı bilinen bir gerçek.
Rekabet Kurumunda liyakat sizlere ömür
Türkiye’de bugüne kadar rekabetin korunmasına yönelik önemli faaliyetlerde bulunan Rekabet Kurumunda son dönemde alışkın olmadığımız ilginç gelişmeler yaşanıyor. Rekabet Kurumunda yaşanan bu gelişmeler etik değerlerin ve liyakatin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Basından takip ettiğiniz üzere, yürüttüğü soruşturmayı tamamlamadan, soruşturduğu Trendyol’u aklayıp pakladıktan sonra Trendyol’a transfer eden Hatice Yavuz meselesi henüz hafızlarda taze iken, kurumda yapılan bazı atamalar personelde ciddi rahatsızlık yaratıyor.
Kurumda son dönemde yapılan bazı atamalar Rekabet Kurumunda artık liyakatin yeri olmadığını resmen ifşa ediyor. Nasıl mı?
Bugün sadece bir örneğini anlatacağım.
Kurumun birimlerinden biri Strateji Daire Başkanlığı. Bu Dairenin Başkanı ise Meltem Bağış idi. Kurumun faaliyete geçtiği 1997 yılından beri kurumda çalışmakta olan, Rekabet Baş Uzmanı unvanını almış deneyimli bir isim olan Meltem Bağış kısa bir süre önce görevinden alındı, eş değer görev diye Dış İlişkiler Daire Başkanı yapıldı. Aradan bir ay geçti, 24 yıllık mesleki deneyimi olan Bağış, o dairenin başkanlığından da alındı ve önceki görevi olan Baş Uzmanlık kadrosuna atandı.
Peki, Meltem Bağış’ın yerine Strateji Daire Başkanlığına kim geldi dersiniz?
Eminim ki, benim ilk duyduğumda aklıma geldiği gibi sizler de her halde Bağış’tan boşalan Strateji Daire Başkanlığına, daha deneyimli, daha liyakatli biri gelmiştir diye düşündünüz.
Şimdi sıkı durun, Meltem Bağış’ın yerine bakın kim getirilmiş Daire Başkanlığına?
Kuruma 4 yıl önce Uzman Yardımcısı olarak giren ve iki gün önce tezini verip Uzmanlık unvanını alan Dilara Nur Cansu İslam.
Uzmanlık unvanını aldığı günden sadece iki gün sonra, 4 yıllık geçmişi ile Strateji Daire Başkanı olan Dilara Hanım, hangi deneyimi, hangi becerisi ile bu göreve layık görüldü merak ediyorum. Sanırım bu konuda kamuoyunu aydınlatma görevi Kurum Başkanı Birol Küle‘ye ait. Zira 4 yıllık memuriyeti olan bir ismi Rekabet Kurumu gibi bir kurumda Daire Başkanı yapan kişi o.
Eskiden kamuda bir kişinin Genel Müdür veya Daire Başkanı olabilmesi için en az 10 yıllık çalışma şartı aranırdı. Tecrübe önemliydi. Liyakat önemliydi. Dilara kardeşimiz belki çok çalışkandır. Belki üstün yetenekleri vardır. Belki bu görevi başarılı bir şekilde yürütür. Ancak 24 yıllık deneyimli birini görevden alıp, onun yerine kıdemi yeterli olmayan, liyakat sahibi olduğunu kanıtlamamış 4 yıllık geçmişi bulunan birini bu göreve atamak son derece yanlıştır. Kurumda o kadar tecrübeli meslek elemanı dururken, kıdemi getirildiği makam için yeterli olmayan birini tercih etmek, o makama en büyük ihanet olduğu gibi, liyakat ve deneyim sahibi personele -ve hatta o kişiye de- yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bir yandan deneyim ve liyakat sahibi personele haksızlık edip onların çalışma şevkini, Kuruma olan inanç ve aidiyetlerini zayıflatıyorsunuz, diğer yandan mesleğe yeni başlamış birini altından kalkamayacağı bir yükün altına sokuyorsunuz.
4 yıllık tecrübesi ile Strateji Daire Başkanı olan Dilara hanım, biraz olsun empati yaptığında kendisinden kıdemli olan ve de liyakatı yerinde olan üstatların ne hissettiğini anlayacaktır. Görevden alınan Meltem Bağış da aynanın karşısına geçip ben ne yaptım diye kendisine sormalı. Bağış’ın kendisine bağlı alt kademede çalışanlara karşı tavır ve davranışları ciddi bir öz eleştiriyi gerektirmektedir.
Kurumdaki atamalarda liyakat kalmadı
Kurum Başkanı Birol Küle, kurumdaki atamalar bırakınız hukuka uygunluğu, kanun ve de personel yönetmeliğine dahi uygun şekilde yapmıyor. Keyfi uygulamaları kurum çalışanlarının çalışma şevkini kırdığı gibi, kurumda huzuru da kaçırıyor. Canı istediği gün birini hiçbir gerekçe göstermeden görevden alıyor, müktesebatına uygun kadrolara atamıyor. Atadığı kişiyi üç gün sonra görevden alıyor. Ne kanun dinliyor, ne yönetmelik.
Başkanın amacı ne?
Mesela, kadroları boşaltıp yakınlarını mı getirmek?
Bunu da bekleyip göreceğiz.
Naçizane önerim hukuksuz, liyakatsiz atamalara değil rekabet hukukunun tesisine ve işleyişine kafa yorulması. Kurum personeli ile değil, ülke ekonomisinde rekabeti ihlal edenler ile uğraşılması. Sayın başkan Birol Küle emin olun ki, böyle bir durumda en büyük destekçiniz ben olacağım. Rekabet Kurumu kurucu başkanı olarak kurum başkanının ülkeye faydalı, başarılı icraatlarından bahsetmek en büyük dileğimdir.
12 Haziran 2021
Rekabet Kurumu’nun dünü ve bugünü
Kurumda son dönemde yapılan bazı atamalar Rekabet Kurumunda artık liyakatin yeri olmadığını resmen ifşa ediyor. Nasıl mı? Bugün sadece bir örneğini anlatacağım
Günümüz ekonomisinde rekabetin ne kadar önemli bir müessese olduğunu bilmeyen yok. Çünkü rekabetin olduğu yerde mal ve hizmetlerde hem kalite artar, hem de fiyatlar daha uygun olur. Bu nedenle hemen her ülkede rekabetin korunmasını ve etkin işleyişini temin etmek üzere Rekabet Kurumu veya benzer isimlerle regülasyon kurumları bulunmaktadır. Bu kurumlar rekabeti engelleyen veya sınırlayan eylemler ile hakim durumu kötüye kullanan teşebbüsleri kontrol altına alır, ihlal eden teşebbüsler hakkında soruşturma açar ve gerektiğinde büyük para cezaları uygular ki, piyasada rekabet tam anlamıyla oluşsun, işlesin. Yani fiyatlar suni olarak yükselmesin ve kalite daha iyi olsun.
Ülkemizde Rekabet Kurumu ne zaman ve nasıl kuruldu?
Türkiye’de 7 Aralık 1994 tarihinde 4054 sayılı Rekabeti Korunması Hakkında Kanun Resmi Gazetede yayımlanmış ancak bu kanunu uygulayacak olan Rekabet Kurumu 3 yıl sonra, 5 Mart 1997 tarihinde benim Başkanlığımda 11 üyeden oluşarak faaliyete geçmiştir. Binası ve bir sekreteri dahi olmayan Rekabet Kurumu, Başkanlığımda 11 üye ile, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez‘in MKE binasındaki makam odasını bize tahsis etmesiyle faaliyete başladı. 3 ay gibi kısa bir sürede, mesleki tebliğle ve yönetmelikleri bu 11 kişi hazırlayıp Resmi Gazetede yayımladı. Sanayi ve Ticaret Bakanlığından, Tüketici ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğünden iki üst düzey yönetici ve 5 uzman transfer edildi. İdari personel için Bilkent Üniversitesinin katkıları ile sınav açılarak idari elemanlar alındı. Sıra Rekabet Uzmanlığını ihdas etmeye geldi. Gazetelere ÖSYM sınavı ile rekabet uzman yardımcıları alınacağı ilanları verildi. Mali ve idari özerkliği haiz Rekabet Kuruluna uzman yardımcısı almak üzere açılan sınavı hemen hepsi Türkiye’nin en iyi üniversitelerini derece ile bitiren ve birden fazla yabancı dili bilen, pırıl pırıl gençler kazandı. İddia ediyorum hiçbiri torpille girmedi. Hepsi bileğinin hakkı ile kazandı.
Rekabet Uzmanlığını daha da cazip kılmak için Rekabet Kurumu üst düzey yöneticileri ile tüm uzmanlarına Bilkent’te lojman alındı. Bu uzman yardımcıları sırasıyla Londra, Paris ve Brüksel’e eğitim ve araştırma yapmak üzere görevlendirildiler. Rekabet Kurumu Ankara’nın gözde ve tercih edilen kurumu olmuştu. Diğer kurumlardan çalışanlar Rekabet Kurumuna geçmek için can atıyordu. Torpile yer yoktu, liyakat ve başarı tek tercih sebebiydi. Nitekim o dönemde alınan uzman yardımcıları bugün hem Rekabet Kurumunda hem de özel sektörde başarı ile görevlerini yürütmektedirler.
24 yıllık mazisi bulunan Rekabet Kurumunda görev yapan Başkanlar, Kurul üyeleri, uzmanlar ve çalışanlar çok önemli karar ve uygulamalarıyla ülkemizde rekabet hukuklunun tesisine büyük katkı vermiştir. Rekabet Kurumunda bugün son derece liyakatli ve başarılı çalışanlar olduğu gibi, sonradan siyasi tercihlerle rekabet kavramından bihaber ve hak etmeden koltuk kapan liyakatsiz kişilerin de varlığı bilinen bir gerçek.
Rekabet Kurumunda liyakat sizlere ömür
Türkiye’de bugüne kadar rekabetin korunmasına yönelik önemli faaliyetlerde bulunan Rekabet Kurumunda son dönemde alışkın olmadığımız ilginç gelişmeler yaşanıyor. Rekabet Kurumunda yaşanan bu gelişmeler etik değerlerin ve liyakatin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Basından takip ettiğiniz üzere, yürüttüğü soruşturmayı tamamlamadan, soruşturduğu Trendyol’u aklayıp pakladıktan sonra Trendyol’a transfer eden Hatice Yavuz meselesi henüz hafızlarda taze iken, kurumda yapılan bazı atamalar personelde ciddi rahatsızlık yaratıyor.
Kurumda son dönemde yapılan bazı atamalar Rekabet Kurumunda artık liyakatin yeri olmadığını resmen ifşa ediyor. Nasıl mı?
Bugün sadece bir örneğini anlatacağım.
Kurumun birimlerinden biri Strateji Daire Başkanlığı. Bu Dairenin Başkanı ise Meltem Bağış idi. Kurumun faaliyete geçtiği 1997 yılından beri kurumda çalışmakta olan, Rekabet Baş Uzmanı unvanını almış deneyimli bir isim olan Meltem Bağış kısa bir süre önce görevinden alındı, eş değer görev diye Dış İlişkiler Daire Başkanı yapıldı. Aradan bir ay geçti, 24 yıllık mesleki deneyimi olan Bağış, o dairenin başkanlığından da alındı ve önceki görevi olan Baş Uzmanlık kadrosuna atandı.
Peki, Meltem Bağış’ın yerine Strateji Daire Başkanlığına kim geldi dersiniz?
Eminim ki, benim ilk duyduğumda aklıma geldiği gibi sizler de her halde Bağış’tan boşalan Strateji Daire Başkanlığına, daha deneyimli, daha liyakatli biri gelmiştir diye düşündünüz.
Şimdi sıkı durun, Meltem Bağış’ın yerine bakın kim getirilmiş Daire Başkanlığına?
Kuruma 4 yıl önce Uzman Yardımcısı olarak giren ve iki gün önce tezini verip Uzmanlık unvanını alan Dilara Nur Cansu İslam.
Uzmanlık unvanını aldığı günden sadece iki gün sonra, 4 yıllık geçmişi ile Strateji Daire Başkanı olan Dilara Hanım, hangi deneyimi, hangi becerisi ile bu göreve layık görüldü merak ediyorum. Sanırım bu konuda kamuoyunu aydınlatma görevi Kurum Başkanı Birol Küle‘ye ait. Zira 4 yıllık memuriyeti olan bir ismi Rekabet Kurumu gibi bir kurumda Daire Başkanı yapan kişi o.
Eskiden kamuda bir kişinin Genel Müdür veya Daire Başkanı olabilmesi için en az 10 yıllık çalışma şartı aranırdı. Tecrübe önemliydi. Liyakat önemliydi. Dilara kardeşimiz belki çok çalışkandır. Belki üstün yetenekleri vardır. Belki bu görevi başarılı bir şekilde yürütür. Ancak 24 yıllık deneyimli birini görevden alıp, onun yerine kıdemi yeterli olmayan, liyakat sahibi olduğunu kanıtlamamış 4 yıllık geçmişi bulunan birini bu göreve atamak son derece yanlıştır. Kurumda o kadar tecrübeli meslek elemanı dururken, kıdemi getirildiği makam için yeterli olmayan birini tercih etmek, o makama en büyük ihanet olduğu gibi, liyakat ve deneyim sahibi personele -ve hatta o kişiye de- yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bir yandan deneyim ve liyakat sahibi personele haksızlık edip onların çalışma şevkini, Kuruma olan inanç ve aidiyetlerini zayıflatıyorsunuz, diğer yandan mesleğe yeni başlamış birini altından kalkamayacağı bir yükün altına sokuyorsunuz.
4 yıllık tecrübesi ile Strateji Daire Başkanı olan Dilara hanım, biraz olsun empati yaptığında kendisinden kıdemli olan ve de liyakatı yerinde olan üstatların ne hissettiğini anlayacaktır. Görevden alınan Meltem Bağış da aynanın karşısına geçip ben ne yaptım diye kendisine sormalı. Bağış’ın kendisine bağlı alt kademede çalışanlara karşı tavır ve davranışları ciddi bir öz eleştiriyi gerektirmektedir.
Kurumdaki atamalarda liyakat kalmadı
Kurum Başkanı Birol Küle, kurumdaki atamalar bırakınız hukuka uygunluğu, kanun ve de personel yönetmeliğine dahi uygun şekilde yapmıyor. Keyfi uygulamaları kurum çalışanlarının çalışma şevkini kırdığı gibi, kurumda huzuru da kaçırıyor. Canı istediği gün birini hiçbir gerekçe göstermeden görevden alıyor, müktesebatına uygun kadrolara atamıyor. Atadığı kişiyi üç gün sonra görevden alıyor. Ne kanun dinliyor, ne yönetmelik.
Başkanın amacı ne?
Mesela, kadroları boşaltıp yakınlarını mı getirmek?
Bunu da bekleyip göreceğiz.
Naçizane önerim hukuksuz, liyakatsiz atamalara değil rekabet hukukunun tesisine ve işleyişine kafa yorulması. Kurum personeli ile değil, ülke ekonomisinde rekabeti ihlal edenler ile uğraşılması. Sayın başkan Birol Küle emin olun ki, böyle bir durumda en büyük destekçiniz ben olacağım. Rekabet Kurumu kurucu başkanı olarak kurum başkanının ülkeye faydalı, başarılı icraatlarından bahsetmek en büyük dileğimdir.
* Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Rekabet Kurulu Kurumu Kurucu Başkanı