Sektöre göre “organik” etiketi çoğu zaman gerçek üretim kapasitesiyle uyuşmuyor. 5 tonluk sertifikayla 500 tonlara varan satış yapılması büyük vurgunu gözler önnüne serdi.

İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkan Yardımcısı Şemsettin Memiş “organik” diye satılan ürünlerin önemli bir kısmının aslında aynı endüstriyel ürünlerin yüksek fiyatlı versiyonları olduğunu söyledi.

Ekonomi gazetesinden Cem Ali Çinikli’nin yazısına göre tüketicinin güvenli gıdaya hassasiyeti arttıkça “organik” kelimesi pazarlama taktiğine dönüşmüş durumda.

Sosyal medya, e-commerce, yol kenarı satışları ve pazarlarda “organik”, “köy ürünü”, “natürel” ifadeleriyle satılan ürünlerin önemli bir kısmı hiçbir standarda ve denetime dayanmıyor.

Sektör temsilcileri, talep arttıkça kayıt dışı satış, belgesiz ürün dolaşımı ve e-ticarette denetimsiz pazarlamanın yaygınlaştığını belirtti.

Organik tarım yalnızca kimyasal kullanılmaması değil; üretim alanının çevresindeki tüm faktörlerin de kimyasallardan arındırılmış olmasını gerektiriyor.

Uzmanlar, “Köyde yetişmesi organik olduğu anlamına gelmez. Denetim ve sertifikadan geçmez hiçbir ürün organik sayılamaz” uyarısında bulundu.

“5 tonluk organik belgeyle 500 ton mal nasıl satılıyor?”

Organik ürün adı altında yapılan pazarlama taktiğinin büyüklüğüne dikkat çeken İHBİR Başkan Yardımcısı Şemsettin Memiş, gerçek organik tarımın hem Türkiye’de hem dünyada çok sınırlı alanlarda yapılabildiğini belirterek, “Bir üretici 5 tonluk organik üretim için sertifika alıyor ama piyasada 50-60 ton organik ürün satıyor. Bu matematik sahtekârlığı ortaya koyuyor” dedi.

Modern tarım koşullarında tamamen organik sayılabilecek bir üretim modelinin temel koşullarının bugün uygulanabilir olmaktan çok uzak olduğunun altını çizen Memiş, “Dünyada endüstriyel tarım var ve olmak zorunda. Nüfusa yetmesi için tohum geliştirmek, verim artırmak, hastalıklara karşı korumak gerekiyor. Makine kullanımının olduğu hiçbir üretimde yüzde 100 organikten söz edilemez” ifadelerini kullandı.

Sosyal medya ve e-ticarette “köy ürünü – organik” adı altında astronomik fiyatlarla satılan ürünler konusunda tüketiciyi uyaran Memiş, “Organik yumurta, organik fasulye diye pazarlananların büyük kısmı aynı endüstriyel ürün. Üretim maliyeti düşük; pazarlama hikayesiyle fahiş fiyata satılıyor” dedi.

Organik etiketinin yalnızca sertifika değil, aynı zamanda üretim alanı – kapasite – ürün miktarı üçlüsünün bir bütünü olduğunun hatırlatan Memiş, “Bir dönüm fasulyeden alabileceğiniz maksimum ürün bellidir: 2-2.5 ton. Buna rağmen piyasada bunun kat kat üzerinde satış yapanları görüyoruz” şeklinde konuştu.

“Organik ürünlerle bölgesel ürün karıştırılıyor”

Türkiye’de çoğu zaman “organik ürün” ile “bölgesel/coğrafi işaretli ürün” birbirine karıştırıldığını kaydeden Şemsettin Memiş, “Tüketici, birinci, Gönen, baldo, yerli osmancık” bölgesel farklılıklar organik değildir” değerlendirmesinde bulundu.

Memiş, sosyal medya ve e-ticarette yapılan satışların çoğunun kayıt dışı olduğunu belirterek, “Tüketicinin organik ürün kavramını bilmemesi büyük suistimale yol açıyor.

Organik ürünün ne olduğunu, hangi koşullarda yetiştiğini, sertifikanın ne anlama geldiğini anlatan kamu spotları mutlaka olmalı. İnsanlar bilinçlenmeli ve sadece para ödememelidir” açıklamasını yaptı.

Memiş, son olarak, Dünyada endüstriyel üretimle besleniliyor. “Bu organik, daha değerli” diyerek tüketici şişirmek ve dolandırmaktır. Tüketici bilinçlenmeli. Organik diye satılan birçok şey sadece pazarlama taktiği” ifadelerini kullandı.