Et, süt, yağ derken gıdadaki hile metotları zeytine de sıçradı. Daha önce zeytini karartmak için tekstil boyası kullanan gıda teröristleri maliyeti daha da kısıp paslı demirle karartmaya geçti
Gıda terörüne her geçen gün yeni bir yöntem ekleniyor. Maliyeti kısıp sorunlu ürünleri türlü metotla işleyip rafa çıkaran gıda teröristleri vatandaşın sağlığıyla oynamaya devam ediyor. Henüz rengini almamış zeytinlerin havuzuna paslı demir atılıp, rengi karartılıyor. Bazen de zeytinlerin karartılması için tekstil boyası kullanılıyor. Dönere soya kıyması, süt tozuna tebeşir tozu ve pudra şekeri ilave eden de var.
Türkiye Ziraatçiler Derneği (TZD) verilerine göre, kuru üzümler kurutulmadan önce mazota bulanarak haşerelere karşı önlem alınıyor. Kaçak çaylar kimyasallarla hatta domuz kanıyla renklendiriliyor. Çikolataya hayvan yemi olarak kullanılan soya tozu, leblebi tozu ve fındık zarı katılıyor. Bazı üreticiler zeytin salamurasında biraz daha pahalı olan gıda tuzu yerine daha ucuz olan sanayi tuzu, içme suyu yerine sanayi suyu kullanarak sağlık açısından tehlike yaratıyorlar.
300 BİN ÜRETİCİ MERDİVEN ALTI
TZD Başkanı Hüseyin Demirtaş gıda terörüne karşı rapor hazırladıklareni belirterek, zeytin karartmak için paslı demir/teneke kullanımından soya kıymasına kırmızı bibere kireç tozu kullanılmasından kemik kültüründen lahmacuna kadar pek çok hile yöntemini ortaya koyduklarını söyledi. Demirtaş’ın verdiği bilgiye göre, bu hile yöntemlerinin hâlâ devam ediyor. Türkiye’de 300 binin üstünde merdiven altı üretici olduğunun altını çizen Demirtaş, “Halk ucuz diye zehir tüketiyor. Bu işi yapanlar toplu katliam yapıyorlar” diyor.
BAKANLIK CEZA KESTİ
Hazırladıkları raporu Tarım Bakanlığı’na da sunduklarını, bakanlığın da yaptığı denetimlerde bu firmalara ceza kestiğini dile getiren Demirtaş, “Ancak cezalar caydırıcı olmuyor. 21 kez isim değiştirip bu işi yapmaya devam eden şirket var. 20 bin gibi cüzi bir ceza kazandıklarının yanında çok küçük bir rakam” açıklaması yapıyor.
KALAN DÖNER SATILIYOR
Prof. Dr. Canan Karatay, “Ucuz etin yahnisi olmaz. Onun için eğer bir şey ucuzsa mutlaka içerisinde katkı maddesi vardır. Dönerde ve hazır köftelerde soya ve katı yağlar çok fazla kullanılıyor” diyor. Et ürünlerinde piyasadaki pek çok üretici firmayla lokanta ve restoranda soya gerçeği var. Soya kıyması hem ete göre daha ucuz hem de raf ömrü daha uzun olduğu için kırmızı etin muadil ürünü olarak görülüyor.
MÜŞTERİ ANLAMIYOR
Bir dönerci esnafı ise şunları anlatıyor: “Kalan döner olunca tabii ki atmıyoruz. Kalan döneri alta koyup üstüne yeni ürünü takıyoruz. Pişirme esnasında alt kısımda zaten pişmiş olan dönerin bulunduğu yerin ateşini yakmıyoruz. Bir gün öncesinden kaldığı için kuruyan döner üstteki dönerlerin yağı ve suyuyla yumuşuyor. Zaten kesim sırasında karıştıkları için de müşteri anlamıyor.”
SIKINTI ÜRETİMDEN BAŞLIYOR
Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zafer Şenyurt hile yapılmayan gıda kalmadığını söyledi. Bu gıdaların kronik rahatsızlıktan kansere hatta ani ölümlere yol açabildiğinin altını çizen Şenyurt, özellikle taze meyve ve sebzenin üretim aşamasında sıkıntılar olduğunu, teknik personel çalıştırılmadığı için pestisit kalıntıların sıkıntıların başında geldiğini söyledi. 10 kişinin altında personel çalıştıran işletmelerin teknik personel çalıştırma zorunluluğu olmadığına dikkat çeken Şenyurt, “Türkiye’de 10 kişinin altında personel çalıştıran işletme sayısı toplam işletmelerin yarısından fazla. Bunların içinde lokantalar, restoranlar var. Teknik personel çalıştırma zorunluluğu olmayan okul ve oteller var. Dolayısıyla zehirlenmelerin olması kaçınılmaz” dedi.
Pınar Çelik/Sabah