Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı gıdada tağşiş ve taklit listesi neredeyse her yıl kendini tekrar ediyor. Çünkü listeye bir giren neredeyse çıkmıyor. Tağşişçilerin ürettiği hileli ürünlerse her yerde satışta
Adı Sabri Akın. Türkiye’nin ‘gıda yüzsüzleri’ listesinin en tepesinde yer alıyor. Bugüne kadar açıklanan, gıdada tağşiş ve taklit listelerinde, 122 kez onun adı geçiyor. Sahibi olduğu 71 ‘zeytinyağı’ markasıyla, halka zeytinyağı adı altında ne olduğu belirsiz sıvılar satmış. Gerçi hâlâ satıyor. Özellikle e-ticaret siteleri, Sabri Akın ve onun gibi ‘uslanmaz tağşişçiler’in ürettiği, hileli zeytinyağlarıyla dolu.
Bir diğer rekortmen tağşişçilerden biri de Zeki Koçhan. Kendi adına kurduğu şirketiyle, tam 19 kez tağşiş listesinde yer aldı. Yine Koçhan’a ait Öz Dedeoğlu Grup Gıda ise 13 markasıyla, tağşişten yakalandı. Toplam 32 kez tağşiş listesine giren Koçhan da vatandaşa zeytinyağı yerine, hileli karışım tohum yağları satan gıda yüzsüzlerinden.

Tağşişte 11 yıllık deneyim!
Kocaeli’deki bir firma ise ‘tağşişte 11 yıllık deneyim’e sahip. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 11 yıl önce açıkladığı gıdada tağşiş listesinde yer bulan Sidra Gıda adlı bir şirket o günden sonra açıklanan hemen her listeye girmeyi başardı! Üstelik bu şirketin ürettiği bitkisel karışımlarda, her defesında kalp krizine neden olabilecek, yasaklı bir ilaç etken maddesi tespit ediliyor. Ancak buna rağmen o ürünler, hâlâ e-ticaret sitelerinde satışta. Benzer durum, tağşiş listesinde yer alan zayıflama çayları için de geçerli.
Peki bu nasıl mümkün oluyor? Çünkü, gıdada tağşiş ve taklide verilen cezalar, gıda sahtekarları için caydırıcı nitelikte değil. Gıdada hile yapan ve halk sağlığı ile oynayanları denetimlerle tespit eden Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda sahtekarlarına, ‘Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’ uyarınca para cezası kesiyor. Bu yılki son güncel ceza bedeli 421 bin lira. Belki de bu miktar, sahteciliğe imza atanların birkaç günlük kazançları. O yüzden ceza gelse de gelmese de faaliyetlerine devam ediyorlar. Zira ilgili kanun uyarınca, faaliyetten men edilmeleri ya da gözaltına alınmaları söz konusu değil. Üstelik, ilgili yasanın yönetmeliğinde, para cezası için üst limit bile var. Gelirlerinin yüzde 1’inden fazla para cezası verilemiyor gıda sahtekârlarına. Tablo böyle olunca, gıdamızı kirletenler, tekrar tekrar yakalanmaktan da endişe duymuyor.
Adliye koridorlarından çekinmiyorlar
Gıda sahteciliğine imza atanlar, ikinci kez yakalandıklarında bakanlık, 2 kat yüksek ceza kesiyor. Ama üçüncü seferden sonra, artık para cezası da kesilmeden, tağşiş ve taklidi sürdürenler, suç duyurusuyla savcılığa sevk ediliyor. Bu noktadan sonrası flu. Gıda ve içeceklerde sahtecilik yapanların, yargı önüne çıkıp, hak ettikleri cezayı alıp almadıkları meçhul. Ama açıklanan tağşiş listeleri, gıda sahtekarlarının adliye koridorlarından çok da çekinmediklerini gösteriyor. Yoksa bir insan 122 kez tağşişten yakalanır mı? Ya da 11 yıldır bir şirket düzenli bir şekilde halk sağlığıyla oynar mı?
Eminim bu tablo en çok, gıda sahtekârlarının peşine düşüp, kontrol ve analizlerle tağşişi belgeleyen, Tarım ve Orman Bakanlığı çalışanlarını üzüyordur. Onlar yakalıyor, ifşa ediyor ama suçlular, hak ettikleri cezayı almıyor. Bunu önlemenin tek yolu, yasal değişiklik yaparak, gıdamızı kirletenlere caydırıcı cezalar vermekten geçiyor.