Rekabet Kurulu’nun bankalara başlattığı inceleme ne anlama geliyor?

Rekabet Kurumu’nun yirmiden fazla banka hakkında ön soruşturma başlatması gündeme bomba gibi düştü. Bankaların mevduat, kredi, döviz ve aracılık hizmetlerinin soruşturmanın konusunu oluşturduğu bildirildi. İddialara göre bu karar, Rekabet Kurumu’nun olağan incelemelerinden çok farklı görünüyor.

Bankacılık kaynakları inceleme kapsamının bu derece geniş olmasının soruşturmalar açısından dikkat çekici olduğunu vurguluyor. Bankaların işlemlerinin neredeyse tamamı soruşturmanın kapsamında olacağı öne sürülüyor. Bu derece kapsamlı bir çalışmanın makul bir sürede tamamlanmasının da neredeyse imkansız olduğunu belirten bankacılar, soruşturmanın muhtemelen uzun süre sektörün üzerinde sallanacak bir “Demokles’in Kılıcı” olacağı iddiasında bulunuyor.

EN KRİTİK ADIM ATILDI

Odatv’nin öğrendiğine göre, ekonomi kulislerinde şu kritik soru soruluyor: Hükümetin ekonomide “şahlanma” yaşandığını ifade ederken, Borsa İstanbul’da dikkat çekici artış ve kredilerde hızlı büyümeye rağmen böyle bir soruşturma neden başlatıldı?

Ekonomistler, bu kadar kapsamlı ve açık uçlu bir soruşturmanın oluşturacağı belirsizliğin, piyasaları olumsuz etkileyeceğini ekonomi yönetiminin çok iyi bildiğini ifade ediyor. Bilgi alınan kaynaklar, bu hamlenin ekonomi yönetiminin bilgisi dışında olmadığını ifade ederek, “Amaçlanan ne?” sorunun kritik önemde olduğunu söylüyor. Konuya yakın kaynaklar, ekonomik gelişmelerin faturasının bankalara kesilmeye çalışıldığı görüşünde. Piyasada, ekonomi yönetiminin, finans kesimi ile ilgili en kritik adımını attığı kanaati hakim.

SOPA ZORUYLA KREDİ MODELİ

Söz konusu adımlar, 2019 yılını dengelenme yılı ilan eden ve 2020’de tekrar ekonomik büyümenin ivme kazanacağını iddia eden ekonomi yönetiminin, kontrollü ve müdahaleci ekonomi modelini hayata geçirdiği şeklinde yorumlanıyor.

Modelin temelinde, finansman maliyetlerinin düşüşüyle hızlanan kredi büyümesinin tüketim ve yatırımları artırması hedefi var. Bunu yapmak için Merkez Bankası’nın hızlı faiz indirimlerinin banka kredi faizlerine de yansıması gerekiyor. Bankaların katkı vermesi beklenen bir diğer alan ise; sorunlu kredilerin yeniden yapılandırılması süreçleri. Diğer taraftan, kurlardaki artışların da kontrol altında tutulabilmesi gerekiyor ki enflasyon kontrolden çıkmasın, dolarizasyon tersine dönsün ve piyasalarda istikrar sağlansın!

BANKACILARA BASKI

Peki gelinen noktada bu model ne kadar çalıştı? Özellikle 2019 yılının ikinci yarısından itibaren bu modelin performansına tartışılıyor. Kaynaklar modeli tartışılan modelin işleyişi hakkında da bilgi verdi. Merkez Bankası politika faizindeki ciddi indirimler, son toplantıyla birlikte eksi reel faiz noktasına kadar ulaştı. Kredi faizlerinin de güçlü biçimde gerilemesi beklenirken özel bankaların indirimleri yansıtmakta yavaş davrandıkları söyleniyor. Kamu bankalarının ise bu dönemde “zararına” sayılabilecek oranlarla konut kredileri sunmaya başlayıp bir yandan da tüketici kredilerine yüklendikleri ekonomi kulislerinde konuşulmuştu. Ekonomi yönetiminin banka hissedarlarını ve yöneticilerini kredi iştahı ve faizlerle ilgili sıklıkla uyardığı iddiaları da kulislere yansıdı. Sene sonu yaklaşırken, bu telkinlerin daha da ileriye gittiği ve bazı banka yöneticilerinin görevden ayrılmaya zorlandıkları yönünde haberler de yayınlanmaya başladı. Her ne kadar BDDK ve ilgililer bu iddiaları yalanlasa da piyasada bu tartışmalar devam ediyor.

ÖZEL BANKALAR PAY KAYBETTİ

Bankacılardan edinilen bilgiye göre, ekonomi yönetimi, kendi açısından Merkez Bankası faiz indirimleriyle riskli bir deneye girdi ve özel bankaların yeterince destek vermediği düşüncesiyle bankacılık sektörünü hedefe koydu.

Kamu bankalarının payı aktiflerde yüzde 36, kredilerde yüzde 39’a vardı; özel bankalar pazar payını kaybetti. Kasım ayında özel bankaların 2020 yılından itibaren vergi tahsilatı yapamayacağı açıklandı. Bu karar da bankacılık sektöründe “cezalandırma” olarak yorumlandı. Hatta bu “cezalandırma”ların devam ettiği ve Merkez Bankası’nın kredi büyümesi düşük bankaların cezalandırılması için düzenlemeler yapıldığı öne sürülüyor. Kredilerle ilgili gerilimin benzerinin sorunlu krediler ve yapılandırmalar konusunda da yaşandığı iddia ediliyor.

Büyük ölçekli kredilerle başlayan yapılandırmaların KOBİ kredilerine uzanan bir yelpazede gerçekleşmesi süreçlerinde özellikle BDDK’nın aktif biçimde rol aldığı ve şartların bankalara dikte edildiği iddiaları tartışmalara neden oldu. Hatta geçen aylarda Garanti Bankası’nda yaşanan Genel Müdür değişiminin de bu gerilimden kaynaklandığı öne sürülüyor.

DÖVİZ HAREKETLERİ TAKİP EDİLİYOR

Diğer taraftan, bankacılık sektörünün müşterilerini dövizden uzaklaştırıp Türk lirası yatırıma yönlendirmeleri için çeşitli tedbirler alındığı iddia ediliyor. Merkez Bankası’nın komisyon uygulamasının da döviz hesaplarını cezalandırma işlemi olduğu bankacılık kulislerinde konuşuluyor.

Rekabet Kurumu’nun ön soruşturma konuları arasında yer alan döviz işlemleriyle ilgili olarak, aylardır BDDK’nın bankalardaki döviz hareketlerinin ufak tutarlara kadar günlük bazda takip ettiği ve müdahalelerde bulunduğu iddiaları kulislerde sıklıkla konuşulmaktaydı. Ancak her tür tedbir ve müdahaleye rağmen bankalardaki döviz tevdiat hesapları rekor seviyelere ulaştı.

Hükümetin ekonomi yönetimi, müdahaleci ve tartışmalı tedbirlerine rağmen hedeflerine ulaşamadı. Kredi artıyor ama istenilen içerikten ve kalıcı büyümeyi desteklemekten uzak. Faizlerdeki düşüş hem yavaş yansıyor hem de sürdürülebilir görünmüyor. Sorunlu kredilere gerçekçi çözümler üretilebilmiş değil. “Ekonomi şahlanıyor, kur atağı başarıyla atlatıldı” söylemlerine rağmen döviz hesapları rekor üstüne rekor kırıyor.

HEDEFTE YABANCI BANKALAR VAR

Konuya yakın kaynaklar, ön soruşturma kapsamında bazı kamu bankalarının da isimlerinin yer alabileceğini ama bunun gerçek amacı gizlemeye yönelik olduğunu iddia ediyor ve ekonomi yönetiminin hedefinde özellikle yabancı ortaklı bankalar olduğunu ileri sürüyor. Bu bankaların uygulanan aşırı kontrolcü ve müdahaleci modelden rahatsız oldukları ve risk yönetimi açısından artık tehlikeli bir noktaya gidildiği endişesi taşıdığı sektörde konuşuluyor. Özellikle Avrupa bankalarının Türkiye operasyonlarını anlatmakta ve kendi ülkelerinde yönetimlere hesap vermekte zorlandıkları iddiası ekonomi kulislerinde konuşulan konuların başında geliyor. Bazı yabancı ortaklar da şartların iyileştiği ilk fırsatta ülkeden çıkmaya hazırlandığı öne sürülüyor.

İşte tam da bu noktada hükümetin ekonomi yönetimi, Rekabet Kurumu’nun dikkat çekici soruşturmasına yeşil ışık yaktığı iddia ediliyor. Hükümete yakın medya ise yaşananları, “hesap sorulacak, köstebekler bulunacak” başlıkları ile sayfalarına taşıyor.

Odatv